15 Temmuza Dair:

Emperyalizmin dizayn ve dekore ettiği FETÖ Operasyonel Terör Örgütü, şüphesiz tarihin tanıklık ettiği en sinsi, en tehlikeli örgüttür.

Özellikle ve öncelikle, Türk Milletinin direnç dinamiklerini çökertmeyi hedef almış, -yoksulluklarını istismarla, tuzağına düşürüp beyinlerini dumura uğrattığı bir takım gariban alt düzey katılımcıları/sempatizanları dahil- en çok Türk halkına ve Türkiye’ye zararı dokunmuştur.

15 Temmuz’un öncesinde ve sonrasında; iktidarıyla/muhalefetiyle siyasal partiler ve kendilerini “aydın” gibi algılayan unsurlar, bu “emperyalizm taşeronu” örgüt konusunda çok yanılmışlar, çok yanlışlar yapmışlar ve şu günlerde -kısmen de olsa-yanlışlarına devam etmektedirler…

Bütün bunlara rağmen bünyesinde bir çok tuhaflıklar barındıran 15 Temmuz darbe kalkışması, bu ihanet organizasyonunun ağır bir darbe almasına vesile olmuştur. Bu çok önemlidir ve bu anlamıyla sınırlı olmak üzere, 15 Temmuz’un yıldönümünü kutluyorum.

Ama şu da asla unutulmamalıdır: ABD’si/AB’siyle Batı Emperyalizmi, bu taşeron aygıtı kullanmaktan vazgeçmiş değildir. Anılan nevi şahsına münhasır terör örgütü, ağır yara almış ama henüz ölmemiştir. Şimdi aynı dış odaklarca, aklı zorlayacak yepyeni sinsi taktik ve stratejilerle yaraları sarılmak ve yeniden diriltilmek istenilmektedir.

Bu konuda, güncel siyasi kaygı ve beklentilerden uzak bir anlayışla her bir vatanseverin, Türk Milletinin bu yapıyla esaslı ve samimi şekilde mücadele etmesi tarihsel bir sorumluluktur.

Bu yapılırken şu da asla gözardı edilmemelidir: Emperyal odakların kolayca avlayabileceği başka dinsel oluşumlara da asla yol ve pozisyon verilmemelidir. Yarın bu sinsi örgütün başkaca bir din/mezhep istismarcısı örgüt/tarikat/cemaat kılığıyla ve/veya işbirliğiyle yeniden etkinlik kazanma ihtimlali dikkatten kaçırılmamalıdır.

Peki ne yapılmalı: Hukuk çerçevesinde ortaya konulacak bir yoğunlaşmayla, bu örgütün arka plan bağlantıları, felsefesi ve bilinçli asıl aktörleri (hasoğlanları), -geçmişi bana dokunur, sana dokunur kaygısından uzak şekilde- araştırılmalı, sorgulanmalı, yargılanmalı ve tüm derinliğiyle deşifre edilmelidir…

Bu gereklilik, Türk Milletinin bu coğrafyadaki varlığı ve bağımsızlığı ile doğrudan ilgili ve o derecede önemlidir.
Kürşat KARACABEY