FES YUNAN ŞAPKASIDIR

YUNAN FESİ NASIL MÜSLÜMAN FESİ OLUVERDİ?

Atatürk’e düşmanlık besleyen birçok insanın şapkaya ecnebi başlığı, fese ise Müslüman başlığı düşünce akımı git gide artmaktadır. Gelin bir fesin tarihini inceleyelim.
19. yüzyıl Osmanlı Devleti, Padişahı ll. Mahmut’a, yine Masal gibi hain bir plan daha kuruldu… Amaç sömürmek, yok etmek.
Koca bir devleti sömürmenin, gizlice yok etmenin en kestirme yolu. Kültürü yok et, düşünceyi sil, kendin gibi yap. Bu sinsi planın acınası göstergesini ortaya çıkardılar ve Osmanlı’nın başına “fes” geçirdiler. Zamanla din simgesi haline de gelen fes, artık bu milletin vazgeçilmez giyim kuşam aksesuarı olarak, Müslüman Osmanlı başlığı haline getirildi. Şaka gibi. Halk, fesi din simgesi sanarak, gururla başında taşıdı. Oysaki masum ve saf halkımız bir kez daha yanıldı. Çünkü fesin Müslümanlıkla hiçbir alakası yoktu ve fesi ilk kullananlar da, fesi üretenler de, Osmanlı’ya satanlar da Müslüman değildi. Fes, Osmanlı Devleti’nin geleneksel şer’i yapısı değişmeye, devlet batılılaşmaya başladığı bir dönemde 19.yüzyılın başında reformist Osmanlı’nın saftirik Padişahlarından biri olan
II.Mahmut tarafından bir reform, bir modernleşme adımı olarak kullandırılmaya başlanmıştır…
II.Mahmut, Kaptan Hüsrev Paşa’nın Kalyoncu askerlerine giydirdiği TUNUS FESLERİNİ beğenerek devlet mamurlarının da aynı başlığı kullanmasını istemiştir. II.Mahmut 1826‘da Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdıktan sonra kurduğu Asaker-i Mansure-i Muhammediye ordusuna da fes giydirmiştir. 1829‘dan itibaren din adamları ve kadınlar dışındaki herkesin fes giymesini zorunlu kılmıştır.
1832′den itibaren neredeyse herkes fes giymeye başlamıştır. II.Mahmut, devlet memurlarına fes kullanımını zorunlu tuttuğunda dönemin din adamları “Sarığımızı çıkartmayız!”, “Bu ecnebi başlığını kabul etmeyiz!”, “Kahrolsun fes!” diye bağırarak fesin gâvur başlığı olduğunu belirterek, fes takmayı reddetmişlerdir. Bunun üzerine II.Mahmut fesin “dinen caiz olduğunu” belirten fetvalar yayınlatmak zorunda kalmıştır.?
Çok daha önemlisi fes gerçekte bir Ortaçağ BİZANS-YUNAN BAŞLIĞI’dır.
Yeniçağ’da Avrupa’da İSKOÇ BAŞLIĞI olarak da kullanılmıştır. Aslına bakılacak olursa II.Mahmut’un fes reformunun tek nedeni modernleşmek değildir. Bu durumun pek bilinmeyen çok ilginç bir nedeni daha vardır.
Şöyle ki: II.Mahmut bilindiği gibi 1838 tarihli Balta Limanı Ticaret Antlaşması’yla İngilizlere çok geniş ekonomik ayrıcalıklar vermiştir.(Ekonomik iflasa götüren anlaşmalardan biridir)
Bu ayrıcalıklardan biri de İngiliz üretimi feslerin Osmanlı topraklarına pazarlanmasıdır. Şaka gibi? II.Mahmut daha bu anlaşmayı imzalamadan önce 1832′de fes giyilmesini zorunlu kılarak İngiltere’den ithal edilen feslere Osmanlı’da bir pazar yaptırmıştır.
Osmanlı Devleti İngilizler dışında Avusturya-Macaristan’dan da fes satın almıştır  bir dönem.

1908′de Avusturya, Bosna-Hersek’i ilhak edince İstanbul’da Osmanlı Botkotaj Cemiyeti Avusturya feslerini protesto kampanyası başlatmıştır. Bu kampanya çok etkili olmuş ve çoluk çocuk, yaşlı genç tüm Osmanlılar başlarındaki fesleri çıkarıp üzerinde tepinmiştir.? Bu fes boykotu kampanyası dönemin basınına da yansımıştır. Örneğin, 17.Aralık.1908 tarihli Kalem Dergisi’nde, Sayı 16, Sayfa 1′de bir karikatür yayınlanmıştır. Atatürk, kılık-kıyafet devrimini yaptığı 1925 yılının 27 Ağustosunda İnebolu’ da yaptığı konuşmada fesi “din ve iman sembolü” sananlara şöyle seslenmiştir. Atatürk: “Buna (şapkaya) caiz değil diyenler vardır. Onlara diyelim ki, çok bilgisizsiniz, dünyadan habersizsiniz. Ve onlara sormak isterim. Yunan başlığı olan fesi giymek caiz olur da şapkayı giymek neden olmaz? Yine onlara ve bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının özel kılığı olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?” (Atatürk’ün 27 Ağustos 1925’te İnebolu Türk Ocağı’nda yaptığı konuşmadan). Atatürk çok haklıdır.

Gerçekten de Bizans-Yunan kökenli olan fes, yandaki resimde Yunan askerlerinin başında görüldüğü gibi bugün Yunanistan’da bazı dini törenlerde ve Yunan ordusunda halen bu fes kullanılmaktadır.
Yunan yanlısı Pusküllü Deli ve tayfası, belki de bu yüzden “keşke yunan galip gelseydi” demiştir, kim bilir…
Ramazan Demirel beyefendinin paylaşımıdır. Kendisine teşekkür ediyoruz..

24 comments