İSLAM, DEVRİM Mİ? ISLAHAT MI? HER İKİSİ Mİ?

İslam, bir devrimdir’ diyenler olduğu gibi, bir Islahat hareketidir’ bir Düzenleme çıkışıdır’ diyenler de var.

Sayın Merdin da bu konudaki düşüncelerini yazmış, okuyalım;

İslâm bir devrim yapmamıştır.
Islahata girişmiştir.
Tedricen, aşama aşama toplumu dönüştürmeye çalışmıştır.

Toplumsal yapıyı, tarihsel şartları/olguyu daima gözetmiştir.
Hz. Peygamberin getirdiği İslam asla zirve değildir.
Start çizgisidir” Başlangıç noktasıdır.
Buradan alın, gidin, geliştirin, güncelleyin demiştir.
Rasulün ölümünden sadece iki sene sonra halife olan Ömer on kadar ayeti uygulamamıştır.
Ömer ki “muvafakat-ı Ömer” denilen vahyin ruhunu, maksadını en iyi anlayan sahabeden biridir.
Kadınlara hiç miras verilmez iken % 50 vermiştir.
Bugün bu kadar, yarın tam.
Öbür gün belki kadınlar lehine pozitif ayrımcılık.
İslam, cahiliye Arap örfünü/hukukunu % 80 Müslümanlara şeriat yapmıştır. Çok çirkin olan bazı uygulamaları ıslah etmiş veya büsbütün kaldırmıştır.
İslam ne yeni bir ibadet, ne yeni (hiç bilinmeyen) bir itikat ne de yepyeni bir hukuk sistemi getirmiştir.
Yani Hz. Muhammet‘in sadece kıyafeti Ebu Cehil‘e benzemiyordu.

Hukuku da bu İslam düşmanının hukukuna benziyordu.
Ne köleliği/cariyeliği, ne muta nikahını, ne teaddüt-ü zevcatı ve çocuk gelinleri kaldırmıştır.
Kur’an’ın çözümleri o çağ için “en uygun” çözümlerdir.
İslam’ın hiç evrensellik/tarih üstülük iddiası olmamıştır.
Evrensellik iddiası çok sonraları çıkmış bir slogandır.
İslam: Arabî (Arapça, Araplara has) bir hükümdür.
Hatta onun melek ve cin inancı da tarihseldir. O çağın yarı animist toplumun tabiat felsefesinin uzantısı olan inançlardır cinler, şeytanlar, melekler.
Güya şeytan şerefsizi kalbimize vesvese verir bizi ayartırmış.
Ya da Allah‘ı anınca şeytan kaçar, bu sefer melek insana ilham verirdi.
Yani son derece ilkel bir psikoloji.
İnsanın karar verme süreçlerinde zihinsel süreçlerin (nöro fizyolojik) beynin, hormonların hiç bir rolü yoktu.
Tüm hastalıklar da bu cin ve şeytanlardan idi.
Bugün neredeyse tüm batıl inançlarımız bu sakîm cin inancından kaynaklanmaktadır.
Kur’ân’da doktorun adı bile “Râk/Rukyeci” dir. Tükürüklü veya tükürüksüz üfleyerek tedavi eden “Üfürükçü” demektir.
Uzatmayalım. Kutsal kitapları haklı çıkarmak için dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyen (Armegadon savaşı çıkarma heveslisi) Evangelistlerden biraz farkımız olsun.
Din her şey değildir.
Her şeyi din ile çözemezsiniz.
Çünkü din tarihsel bir kurumdur.
Din belirli bir kültür içinde doğmuş, yaşanmış ve yorumlanmıştır/biçimlendirilmiştir.
Dinler birbirinin devamıdır. Buna rağmen Musa bir Yahudi gibi, İsa bir Esseni gibi, Muhammed de bir Arap gibi yaşamıştır.
Örneğin zekat devletin topladığı bir vergidir. Miktarını devlet başkanı Hz. Muhammed belirlemiştir. Bugün devlet bir çok üründen %18 KDV, % 40 ÖTV gibi son derece yüksek vergiler almaktadır. Bir de bunlara zekat verin demek bir koyundan bir kaç tane post çıkarmaktan farksızdır. Çıkmaz zaten. Adam ya vergisini vermez, ya da zekatını.
Ama devlet vergileri yerinde harcamıyor, eşine dostuna ballı ihaleler ile peşkeş çekiyor diyorsunuz.
Bu sizin değil devletin sorunu.
O takdirde adil kimseleri iktidara getirin.
Her neyse mübarek günde güncel siyasete girmeyelim. ?
% 2.5 zekat veren malının vergisini vermiş olur mu?
Keza öşür tamamıyla o çağın vergi türlerinden biri.
Zekat değil, asıl vergi kaçırmayalım.
Bu vergileri devletin “dini bütün idarecileri” de buna göre sarf etsin. Yazlık, kışlık saraylarda çarçur etmesinler, zenginlere iftar sofralarında ziyafet çekmesinler.
Hey Allah gene mi siyaset. Tövbe…
Yani din siyasetsiz olmuyormuş, hayata başka türlü gelmiyormuş.
Bu arada dinin de güncellenmesi gerekiyormuş.
Dinin temel hedefi /makasıdı merkeze alınarak, ama laik, ama islamcı yönetimlerde bu temel ilkeler uygulanabilir.
Din ve vicdan hürriyetini laik devletler de temin edebilir.
Sosyal adaleti dinsiz/ateist veya sosyalist bir idareci de sağlayabilir.
(Saadettin Merdin)

N O T :  Islahat da, aşamalı olarak toplumu tedricen dönüştürmek de DEVRİMdir. Öyleyse, İslam bir devrim hareketidir.