KADINLARIMIZ

(Dünya kadınlar günü münasebetiyle)

KADINLAR

Kadınlar her devirde hayatın dışında. Ve yine her devirde ezilen olarak erkeğin emrinde. Doğurganlık haricinde bir kıymeti, bir kutsallığı yok. Ona biçilen soyut tek paye cennetin ayaklarının altında olması. Ama sadece mü’min annelerin. Anne olmayan kadınlar bu soyut payeden bile mahrum. Bütün kutsal kitapların dili dişil değil, eril. Keza muhatap aldıkları ilk kişi kadın değil, erkek. Misal, “kadınlar sizin tarlanızdır, tarlanıza dilediğiniz yerden girin” ayet-i kerimesi. (Bakara/223)

Dinler tarihi, felsefe tarihi, bilim tarihi, siyaset tarihi bir bakıma erkeklerin tarihidir. Kadınlardan peygamber çıkmamış, filozof çıkmamış, bilim insanı çıkmamış, yönetici çıkmamış. Belki çıkmış da haberimiz olmamış. Veya tarih yazımına egemen olan erkeksi zihniyet bunları yazmaya izin vermemiş. Kadın, yarım kalmış, tamamlanmamış erkektir diyor Aristoteles. 1000 yıl süren Ortaçağ’ın kadına bakışı Aristoteles’in bir tekrarı. Her konuda olduğu gibi bu konuda da hazret rahiplerin mürşidi.

Fuzuli’den Haşim’e kadar edebiyatımızda “ince, saf ve leyli” olmak dışında somut tek bir kadın yok. Çünkü kadın, toplumun hiçbir yerinde yok. Kadın denen varlığın yaşamının fark edilmesi aydınlanma ile başladı. Cennetle müjdelenen 10 kişi diyoruz. Bunların hepsi erkek. İlahi tebşirlerde dahi erkekler ön safta. Ne gariptir, müslüman kadının doğru dürüst bir cennet tahayyülü bile yok. Zira cennet çoğunlukla erkeklerin arzularına hitap eden bir yer gibi. Müslüman kadını, Cumhuriyet’le birlikte kafes arkasından sokak ortasına fırlatıldı. Avrupa kadını gibi, salondan geçmesine müsaade edilmedi. En büyük talihsizliği ve şaşkınlığı bu belki.

İslam Tarihi’nde birkaç istisna dışında kadın bir müfessir, bir muhaddis, bir kelamcı, bir fakih, bir tarihçi, bir yönetici yok. “Ama efendim bu sadece İslam Tarihi için değil, bütün dönemler için öyle idi” demek mazeret olamaz. Çünkü en azından İslam’ın bu hususta ötekilerden ayrı mümeyyiz bir farkının olması gerekmiyor muydu? Halbuki İslam Tarihi’nde yüzyıllar boyunca esir pazarlarında kadınlar birer eşya gibi satıldı.

Hâsılı, kadına reva görülen bu durum doğal bir sürecin netice ise sorun yok. Ama akıllı bir tasarımın neticesi ise sorun çok. İkinci ihtimale karşı verilecek en makul cevap şu: hikmetinden sual olunmaz.