KORE GAZİSİ ALBAY ABDURRAHMAN RÜŞTÜ TEKİNALP KİMDİR?

Türk Asker, askeri Öğretmen, Kore Gazisi Abdurrahman Rüştü Tekinalp’in Özet özgeçmişi:
1909 YILINDA, ANTALYA-AKSEKİ-İBRADI’DA DÜNYAYA GELDİ.
BABASI OSMAN BEY, SANDIKLI KADISI İDİ.
KONYA’DAKİ ASKERİ OKULDA İMTİHANA GİRDİ, KAZANDI VE ASKERİ ÖĞRENCİ OLARAK ISTANBUL-HALICIOĞLU SEMTİNDEKİ ASKERİ ORTAOKULDA EĞİTİME BAŞLADI.
1931 YILINDA, AYNI OKULUN LİSESİNDEN MEZUN OLUP, HARBİYE MEKTEBİNE GİRDİ.
1933 YILINDA HARBİYE’DEN MEZUN OLUP, MALTEPE SEMTİNDEKİ ALAY KOMUTANLIĞI EMRİNE ATANDI.
DAHA SONRA ÇANAKKALE/BAYRAMİÇ VE ERZURUM/ILICA’DA GÖREV YAPTIĞI DÖNEMLERDE, 1942 YILININ “TÜRK ORDUSUNA EN İYİ BÖLÜK YETİŞTİREN SUBAY TAKDİRNAMESİ DE ALDIKTAN SONRA SAKARYA’NIN AKYAZI İLÇESİ ASKERLİK ŞUBESİ BAŞKANLIĞINA TAYİN OLDU.
AKYAZI’DA GÖREVLİ İKEN, AKYAZI’NIN KÖKLÜ EŞRAFINDAN MANİFATURACI MUSTAFA ABUÇ’UN KIZI REYHAN HANIMLA EVLENDİ.
1951 YILINDA KORE’YE 2. TABUR KOMUTANI OLARAK TAYİN OLUP SAVAŞA KATILDI.
YANDAKİ RESİMDE MEVZİLERİ DENETLERKEN GÖRÜLEN TABUR KOMUTANI BİNBAŞI TEKİNALP’E, KORE’DE YANIBAŞINDA ŞEHİT OLAN ALBAY NURİ PAMİR’İN CENAZESİNİ YIKAMAK DA NASİP OLDU.

KORE DÖNÜŞÜ BOLU’DA TABUR KOMUTANI, İZMİT’TE TÜMEN KARARGAHI ŞUBE MÜDÜRÜ GÖREVLERİNDE BULUNDUKTAN SONRA, KONYA ASSUBAY HAZIRLAMA OKULU MÜDÜR YARDIMCISI VE OKUL DAİRE MÜDÜRÜ OLDU.
ASSUBAY OKULUNDA SIK SIK ÖĞRENCİLERİNİ TOPLAYIP, ADABI MUAŞERET EĞİTİMİNDEN KONUŞMALAR YAPAR, “GELECEKTE ORDUYA KATILDIĞINIZDA, EMRİNİZDEKİ SİZE EMANET EDİLEN ASKERLERİNİZE ASLA KABA DAVRANMAYIN, GEREKTİĞİNDE YASAL YOLLARI UYGULAYINIZ” DERDİ VE ASTLARINA HİÇ BİR KABA HAREKETİ DUYULMAMIŞ BİR SUBAY OLARAK ÖRNEK ALINIRDI.
MEZUN ETTİĞİ ÖĞRENCİLER, DAİRE BAŞKANINI BABA OLARAK NİTELERDİ.
KIRKLARELİ’DE BULUNAN 109.PİYADE ALAY KOMUTAN YARDIMCILIĞI GÖREVİNİ DE YAPAN ALBAY RÜŞTÜ TEKİNALP, BURADAN MUDANYA ASKERLİK ŞUBESİ BAŞKANLIĞI’NA TAYİN OLDU.
MUDANYA’DA GÖREV YAPARKEN 27 MAYIS 1960 DEVRİMİ OLUNCA İLÇENİN EN BÜYÜK ASKERİ BÜROKRATI OLDUĞU İÇİN MUDANYA ASKERİ KAYMAKAMI OLDU. KAYMAKAMLIĞINDAN BERİ İYİ TANIDIĞI, İYİ İLİŞKİLERİ OLDUĞU BURSA VALİSİ İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL’İ DERDEST ETME GÖREVİ DE KENDİSİNE NASİP OLDU.
EMEKLİ OLDUKTAN SONRA ÇOK SEVDİĞİ AKYAZI’YA YERLEŞEN ALBAY ABDURRAHMAN RÜŞTÜ TEKİNALP, BURADA DA BOŞ DURMAMIŞ, AKYAZI KIZILAY ŞUBE BAŞKANLIĞINI YÜRÜTMÜŞTÜR.
OSMAN, OYA, OLCAY VE OKAN İSİMLERİNDE 4 ÇOCUĞU OLAN TEKİNALP, 1974 YILINDA HAYATINI KAYBETTİ VE ÇOK SEVDİĞİ AKYAZI’DA DEFNEDİLDİ.

Teferruatlı bilgi için, oğlu E.Kurmay Albay Osman Tekinalp‘in yazdığı bilgiler aşağıdadır:

-1909 Doğum (Nüfus cüzdanında 1911 yazmakla beraber) 1921 yılında baba evinden ayrıldıktan sonra 1957 yılında ilk defa baba evine gider ve İbradı’da ki bu evde babasının Kuran-ı kerimini incelerken “Rüştü doğdu” notunu ve yanında yeni takvime göre 1909 yılının yazılı olduğunu görür. Yıllar sonra bana “bir anda 2 yaş ihtiyarladığımdan moralim çok bozulmuştu” demişti. Dolayısı ile gerçek doğum tarihinin 1909 olduğunu sanıyorum.
-Babasının(Osman) öldüğü tarih bilinmiyor. Babasının sinirsel rahatsızlığı olduğu ve Sandıklı Kadısı olduğuna dair konuştuklarını duymuştum. Tahminimce Birinci Dünya Savaşı sonuna doğru vefat etmişti.
-Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal savaşı esnasında ailenin erkekler savaşa gittiğinden önemli yokluk sıkıntısı çekerler. Dayısının biri Çanakkale’de şehit düşer, diğeri kurtulur. Sahipsiz peteklerden bal yiyerek yaşadığını söyler.
-1921 Sakarya Muharebesi sonrası Ağabeyi Refik Tekinalp tarafından kendinden küçük kardeşi Hikmet ile Konya’ya getirilir ve oradaki askeri okulda yapılan okuma ve aritmetik sınavında ilkokul 4. sınıf seviyesinde olduğu kabul edilir ve üniforma ve kalpak giydirilerek askeri öğrenci olarak orduya katılır. (Ağabeyi Refik, Kabataş Erkek Lisesini bitirdikten sonra İstiklal Savaşına katılmıştır. Kısa bir subay eğitimi sonrası Sakarya Savaşı esnasında Tekinalp takma ismini kullanan İstanbullu bir arkadaşı ile yan yana savaşırlar. Bana; Atatürk’ün “hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” emrini arkadaşı ile beraber uyguladıklarını, düşman yaklaşıp sıkıştırınca 200-300 metre geri çekilip yeni bir siper kazarak savaşmaya devam ettiklerini kroki çizerek anlatmıştı. Yanlarında bulunan yine okumuş insanlardan oluşan ikişerli birlikler savaşa devam ediyor, böylece cephe kırılmadan düşman taarruzunu eritmeye çalışıyordu. Ancak Tekinalp vurulur. Amcam sırtında sargı yerine taşır ama orada şehit olduğunu görür. Yıllar sonra soyadı yasası çıkınca babama mektup yazarak aileye “Tekinalp” soyadının alınacağını ve düşüncesini sorar. Babam da yarı baba gördüğü ağabeyine olumlu cevap yazar.)
-Büyük Taarruz sonrası tren ile Konya’dan İstanbul’a getirilir. O esnada askeri öğrencidir. Bu olayın Türk Ordusunun İstanbul’a girişinden (6 Ekim 1924) sonra olması gerekir. İstanbul’da Halıçıoğlu’nda bulunan Askeri Orta Okul ve Lise’ye devam eder.
-Halıcıoğlu Askeri Lisesinden 1930-1931 yılında 93 arkadaşıyla beraber mezun olur ve İstanbul’da bulunan Harp Okuluna başlar. Arkadaşları arasında e.Org. Hamza Gürgüç ve e.General Faruk Güventürk vardır.
-Harp Okulunda okul numarası 859 dur. Doğumu 1326 olarak yazılmıştır. Bu da 1908e tekabül etmektedir.
Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk’ün, Başvekil İsmet İnönü’nün ve Milli Savunma Bakanı Zekai’nin imzalarıyla 26 Nisan 1933 günü 400 arkadaşıyla beraber “zabit vekillikleri” tastik edilir. Piyadeler arasında 145 nci olmuştur. Bana çok futbol oynadığı için derecesinin düşük olduğunu söylemişti.
– 29 Ekim 1933 Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Ankara’da Hipodram’da Atatürk’ün önünden geçer. Akşam, arkadaşları ile bir mekanda otururken Atatürk Rus Mareşali Budyenny ile içeri girer ve genç subaylar ile konuşur ve Budyenny’i “Yaşa,yaşa,yaşa” diyerek hep beraber kaldırıp yukarı fırlatmalarını söyler. Onlarda gereğini yapar. Bana; “Budyenny’nin sağ bacağı bana düşmüştü” demişti.
– Tayini Maltepe bölgesindeki bir alaya çıkar. Bu günkü Fenerbahçe stadı karşısındaki bir evin üst katını 2 arkadaş tutarlar. (Bu evi bana göstermişti, en son yıkılan ağaçtan yapılma bir eski İstanbul eviydi.) Evinden antrenmanları ve maçları seyreder.
-Daha sonra Bayramiç’e tayin olur. Burada İhsan Sabri Çağlayangil Kaymakamdır. Ondan her türlü iskambil oyununu (poker, briç dahil) ve detaylarını öğrendiğini söylemişti.
– Bir ara Mudanya’da da kalmıştır. Burada nişanlanmış, ancak Alay Komutanı ile kızın babası takışınca nişan bozulmuş. Kızın babası zengin olduğunu ima ederek damadın memur olduğunu söyleyince Alay Komutanı sinirlenmiş. Bu bayanı ben ilkokul 3. Sınıfta Mudanya’da gördüm. Bana hatırımı sordu. Galiba bekârdı.
– Artık 2. Dünya Savaşı başlamıştır ve ordu savaş hazırlığındadır. Bana erlerin sadece bir potinleri olduğundan onların eskimemesi için normalde giydirmediklerini, savaşa sakladıklarını, takunya ile dolaştıklarını söylemişti. Durum bu kadar kritik ve gergindir.
-Doğu Anadolu’ya tayininin tam zamanını bilmiyorum.
-2.Dünya Savaşı’nın gergin günlerinde 1942 yılı Türk Ordusunun en iyi bölük yetiştiren subayı” seçilir, fotoğrafı birinci olduğunu belirten bir yazıyla “Silahlı Kuvvetler Dergisi’nin” arka kapağına basılır.(Bu dergiyi annemin evinde gördüm, saklamışlar, resmi ve yazıyı iyi hatırlıyorum. Ancak torunları parçalamış olabilir, ev çok dağıldı, İnternet sahaflarda ve gitti gidiyor’da ayni dergiyi aradım ve sonunda bulduğumu sandım ve aldım, ama gelen şey derginin ekiydi. Hala zaman zaman bu dergiyi ararım. Birincilik seçiminin de Org. Kurtcebe Noyan (o günlerde korgeneral) isimli generalin denetlemesinin etkili olduğunu söylemişti. Benim tahminime göre birinci olduğu yer Erzurum Ilıcadır.
1949 yılında Şark görevi biter. Uzun seneler Erzurum platosunda Rus saldırısı beklediklerinden yokluk ve stresli zamanlar geçirmişti. Akyazı’ya gelir ve yeşillik ve sakinlikten çok mutlu olur. Burada Annemle tanışır ve evlenir (1950). 27 Nisan 1951 de ben doğmuşum.
-Birdenbire Kore’ye tayini çıkar. Aralık 1950’de yapılan Kunuri Muharebelerinde oradaki Tugay kayıplar vermişti (galiba 250 çıvarı şehit ve birçok -600 olabilir-yaralılar) Bu kayıpları karşılamak için Yzb. Rüştü Tekinalp’in de içinde bulunduğu 600 kişilik bir birlik 8 Ağustos 1951 günü Ankara garından İskenderun’a hareket eder. İskenderun’dan bir Amerikan gemisiyle Kore’ye intikal edilecektir.
– Yolda Binbaşı olur.
– Kore’de Tabur Komutanlarından birisi şehit düşer ve Kore’ye gelir gelmez onun yerine Tabur Komutanı atanır.
-Genelkurmay Başkanlığının Kore Harbinde Türk Silahlı Kuvvetleri Muharebeleri Kitabından alınan paragraf aşağıdadır.
Türk Tugayı Komutanı ile yardımcısı, 2. Tabur Komutanı ve Emir Subayı 5 Haziran 1952 günü 1052 rakımlı tepede düşmanın 15 metre yakınındaki mevzileri teftiş ettiler. Düşman bu bölgede hareket etmekte olan birkaç kişiye ateş etmekte idi. Düşman bir komutan kafilesinin gezdiğini sezdi ve geri dönüşte bunların üzerine havan atışı açtı. Bir havan mermisi bu subayların arasına düştü. TSK Komutan yardımcısı Alb. Nuri Pamir havan mermisinin başına çarpması sonucu şehit oldu. Nuri Pamir uzun boylu ve cesur bir subaydı.
-Babam kendisinin de orada olduğunu, şehit Alb. Nuri Pamir’in üzerinde bulunan elbiseleri çıkardığını ve cenazeyi kendisinin yıkadığını söylemişti. Buradan anlıyorum ki o günlerde 2. Tabur Komutanıydı. Askeri lise günlerimde bir gün İstanbul’da beraber dolaşırken Askeri Müzeye gitmiştik. Orada şehit Alb. Nuri Pamir in üzerinde olan üniforması sergileniyordu. Babam bana ”bu elbiseleri üzerinden ben çıkardım” demişti ve çok duygulanmıştı. O an neler düşündüğünü hala merak ederim.
-Babam Kore’de Türk Askerinin boşuna kanını akıtmamak için çok çalıştığını söylemişti. Amerikalıların para dağıtarak faaliyet yaptırmak için gönüllü topladıklarını babamın da buna mani olmaya çalıştığını, Amerikalıların asker vermesi için rüşvet bile verdiği ancak geri çevirdiğini söylemişti. “Cennete gidersem orada kurtardıklarım yüzünden giderim” dediğini bilirim.
Yalova’da 2002 yılında tanıdığım bir Kore Gazisi yaşlı bir asker babamı hatırladı ve “ceketinin (gocuğun) önü açık dolaşırdı, devamlı askerlerin içinde gezerdi” demişti.
– Kore sonrası 3 tayin yerinde kolaylık tanındığından önce Bolu (1952-54) (tahminimce tabur komutanlığı), sonra İzmit’te Tümen Karargâhı Lojistik şube olabilir (1954-56) (Tümen sonradan 15. Kolordu oldu) ve Konya Astsubay Hazırlama Okulu Komutan Yardımcılığına atandı.(1956-1958)
1958-1959 arası 109. Piyade Alay Komutan Yardımcılığı Kırklareli ve en son 1959-1960 arası Mudanya’da Askerlik Şube Başkanlığı yaptı.
27 Mayıs 1960 ihtilalinde Bursa Valisi İhsan Sabri Çağlayangil’in tutuklanması emredilince bölgede sayısı da az olan subaylar isteksiz davranmışlar ve babama rica ederek “sizin aranız iyi, en iyi siz yaparsınız “ diyerek onu yollamışlardır. Çağlayangil de “ne o Rüştü bey, sizi mi kurban seçtiler diye takılmıştır.
1960 yılı yazında 27 Mayıs sonrası 5000 çıvarı subayın emekli edilmesi kapsamında emekliye ayrıldı. Akyazı’ya taşındık ve ömrünü orada tamamladı. İstanbul’da ev olmasına rağmen Akyazı’yı bırakmak istememişti.
-Emekli olduktan sonra, ben Deniz Lisesinde, Harp Okulunda okurken, zaman zaman Kadıköy de beraber dolaşır, emekli subayların mekânlarına uğrar yemek yerdi. Bir gün Adalar Vapur iskelesi olan binanın üzerindeki mekanda karşılaştığımız Kore’deki Tugay Komutanı Namık Argüç’e beni gösterdi ve “İşte Osman bu “ demişti ve bana paşanın elini öptürmüştü. Tahminimce Kore de benden bahsetmişlerdi. (Namık Argüç 27 Mayıs öncesi Ankara Sıkıyönetim Komutanıydı ve gösteri yapan üniversite öğrencilerini dağıtmak için okulun duvarlarına ateş ettirmişti. Bu yüzden Yassıada da yargılandı.)
Emekli mekânlarında dolaşırken birkaç emekli subay bana “babamın Türk Ordusunun gelmiş geçmiş en iyi subayı olduğunu” üzerine basarak söylemişti. Hatta birisi bunu çok vurgulamıştı. Bunu hiç unutmam. Neye dayanarak söylediklerini, nelerin olduğunu bilmiyorum. Ama bir şeyler vardı.
Osman Tekinalp
E.Dz.Kurmay Albay
(Oğlu)