Solcular Bana Kızmasın 28 ŞUBAT İYİKİ OLDU, LAİKLİĞİ KORUDU

Gazeteci-Yazar Tuncer CÜCENOĞLU’nun ünlü aktör Tarık AKAN ile yaptığı röpörtajda ünlü aktörün bazı açıklamaları, bazı askeri müdahaleler hakkında yapılan insafsız saldırılara karşı, nihayet daha gerçekçi düşünen savunma durumunda kalan, “konuşma sırası bize de gelecek” diyen ağzı bantlı bir toplumun da var olduğu gerçeğini gösteriyor.
Bu gerçekçi seslerin, önümüzdeki günlerde daha da çoğalacağı, müdahalelerin içinde bazı kendini bilmez bireylerin neden oldukları, gerçekten vicdansızca yapılan haksızlıkların yanında, bir çok haklılığın, hatta zorunlulukların olduğu gerçeğini de ortaya koyarak, tek yanlı iddialarla bir taraf alkışlanıp, diğer taraf yerden yere vurulmamalıdır. Bilhassa o günlerde alkışlayıp “evet” diyenlerin bu gün vicdansızca sırtını dönüp ikiyüzlülükle vefasızlık örneği göstermeleri, en azından dürüst insanlık anlayışıyla bağdaştırılamaz.
Hiç kimse (Askerler dahil) askeri müdahaleleri tasvip etmez. Ama bütün askeri müdahaleleri günah, meydanı boş bulanların ülkeyi istedikleri yere götürmeleri mübah göstererek, bütün toplumun korkutulup sindirileceğini sanmak da büyük gaflettir.
Örneğin 27 Mayıs müdahalesiyle idam edilen 3 devlet adamının hakettikleri gerçek cezası idam mı idi?
Bu dramı bilen, öğrenen hangi vicdan sızlamaz ki!
Deniz Gezmiş’in idamı da öyle olmadı mı?
Gezmiş’in hakettiği gerçek cezası idam mı idi?
O gencecik çocuğun üzerine çullanan zulüm, Menderes ve arkadaşlarına da çullandı.
Ama devrilen iktidarın hiç mi suçu yoktu? DP hiç şımarmamış mı idi? DP’nin elbette çok iyi hizmetleri vardı, ama Vatan içinde Vatan cephesi kurup bu cepheye kayıtları başkası mı uydurdu?
Seçim seyahatlerinde taşlanan, kaçırılarak korunmaya alınan İstiklal Savaşı kahramanı İNÖNÜ’ye yapılanlar, dönemin iktidarına yakışıyor mu idi?
28 Şubat, durup dururken mi oldu?
Yani askerler durup dururken riske girip askercilik oynayalım dediler öyle mi?
Buna sadece art niyetliler ve zavallılar inanır.
Meydanı boş bulanların tüfek resimlerini Sincan’daki parkların giriş kapılarına asıp, ülkemize yakışmayacak garip mesajlar verdikleri unutuldu mu?
Evet, nedense bu resimler unutuldu da, o resimlerin yanından geçen gerçek silahlar nedense hiç unutulmadı. Halbuki “ikiside arzu edilenler değildi” denmesi daha dürüst davranış değil midir?
Nitekim dönemin Sincan Belediye Başkanı Yıldız, “gençliğimden yararlanıp beni kullandılar, kullanıldım” deyip itirafta bulundu.
Bunlar nasıl unutulur?
Bu güne kadar yapılamayan bazı hizmetlerin bu günkü iktidarın yapmış olduğu gerçeğini inkar etmek, ne kadar saygısızlık ve insafsızlıksa, geçmişteki iktidarların da başarılarını inkar o kadar saygısızlık olduğu gibi, gafletleriyle neden oldukları müdahaleler dolayısıyla da onları övmek, en azından ikiyüzlülüktür.
TBMM Başkanı ŞAHİN güzel bir açıklama yaptı, “iktidarlar işini dirayetle yaparsa müdahaleler olmaz” dedi. Çok doğru.
Evet iktidarlar uyanık olur da bunlara meydan vermezlerse müdahale olmaz.
Çünkü askerler de sadece kendi görevlerini yapmak istiyorlar, Türk askeri bu çirkinliklere hevesli olsalardı, her müdahalenin ardından düzeni sağladıktan sonra, en geç birbuçuk yıl içinde seçimle iktidarı sivillere teslim etmez, Yunanistan gibi yaparlardı.
Ama her müdahalede olduğu gibi malesef kurunun yanında yaş da yanıyor. Sayın Tarık AKAN’da bunlardan biridir. Aylarca hapis yattı, Sıkıyönetim Mahkemelerinde yargılandı. Ama bakın birileri gibi kin kusmuyor.
Sayın Tarık AKAN, aslında ağzını kapatıp, şimdilik dinlemede olan karşı fikirdeki, karşı görüşteki milyonların ilk sözcüsü gibi algılanmalıdır. Tabii ki arkası da gelecektir.

AKAN’nın dediklerinden bazı parağraflar;
“1980’DEN ÇOK DAHA KÖTÜ BİR DURUMDAYIZ.
ASKERİN HATALARINI ONARABİLİRSİNİZ.
AMA BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTADA ONARIMI GÜÇ BİR DURUMA GETİRİLDİK.”
“Solcu arkadaşlarım bana kızacaklar ama, 27 Mayıs da, 28 Şubat da darbe değildir.
27 mayıs önümüzü açtı, yeni düşüncelerle tanışmamızı sağladı.
28 Şubat laik Cumhuriyet’ten uzaklaşmamızın önünü kapattı.
“TSK bu ülkenin herşeye rağmen en önemli kurumudur.
12 Mart ve 12 Eylül’de yanlış yaptılar, ama bu yanlışlar giderilemeyecek yanlışlar değildir.
Bizim gibi insanlar bunu bile anlayışla karşılayabildiler.
Çünkü TSK bizim göz bebeğimizdir.
TSK’nın temel amacı laik düzenin inançla korunmasıdır.
Ancak bugün bu kurumunda etkisizleştirilmesi sağlandı.
Çünkü önlerindeki tek engel TSK’dır.”

M İ T SUSUYOR
“Bu ülkenin bir Milli İstihbarat Teşkilatı var, herşeyden haberdar bir kurum.
Cumhuriyeti ve laik düzeni korumakla görevlidir.
Asıl işi budur ama 8 yıldır olup bitene ses çıkarmıyorlar.
Üzüntüm bu, çünkü durum vahim. Ve sahip çıkmak zorunda olanlar ses çıkaramıyor.
Askeri dönemin yaptığı eksik ve yanlışlar onarılabilir,
Ama geldiğimiz noktada onarılması güç bir duruma getirildik.
Şu yaşadığımız dönem, 1980 öncesi durumdan çok daha kötü” dedi.
AE